Çilek İçin Sayılı Gün Gelmeye Başladı
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde, ‘Padişah sofrası meyvesi’ olarak bilinen aroması, rengi ve tadı ile öne çıkan yöreye özgü Osmanlı çileği, hasat için gün sayıyor.İlçe tarihinde önemli yere sahip Osmanlı Çileği, Kocaali Mahallesi ve bazı köylerde yetiştiriliyor.
Kendine özgü kokusu ve aromasıyla diğer çileklere göre daha lezzetli olmasıyla öne çıkan çilek, ön siparişlerle henüz hasadı yapılmadan tarladayken satılıyor.
‘Padişah sofrası meyvesi’ olarak bilinen Osmanlı çileği, rivayete göre padişahların sofralarından eksik olmamasının yanı sıra Osmanlı Devleti zamanında yabancı devlet adamlarına hediye olarak gönderildiği biliniyor.
Osmanlı çileği üretiminin artırılması için kurulan Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticiyi Koruma Derneği de 5 dönüm arazi üzerinde üretim yaparak Osmanlı çileğini yaşatmaya çalışıyor. Anı zamanda fide üretimi de yapan dernek, ürettiği çileklerin satışını yaparak gelir elde ediyor. Dernek Başkanı Şaban Çetinkaya, Osmanlı çileğine ger geçen yıl ilginin arttığını söyledi.
Mayıs ayı sonunda hasat edilen Osmanlı çileği hakkında bilgiler veren Çetinkaya, “Osmanlı çileği son yıllarda güzel bir ivme kazandı. Her geçen yıl bu ivme aratarak devam ediyor. Artık biz bölgemizde fide üretimini de üstlendik. Ama şu anda üretimin talebi karşılaması mümkün değil. Şu anda karşılamadığı gibi kısa sürede karşılayacağını da ben tahmin etmiyorum.
Böyle güzel bir meyveye gerçekten talep çok. Ereğli içi ve Ereğli dışından hatta ve hatta yurt dışından talepler var. Ama yeterli üretim olmadığı için bu taleplere cevap veremiyoruz. Bizi üzen noktada bu.” dedi.
BOŞ ARAZİLER DEĞERLENDİRİLMELİ
Çetinkaya, ilçede boş olan arazilerin osmanlı çileği üretimi için kullanılabileceğini ifade etti. Tüm imkanların bulunduğunu ancak üretimin yeterli olmadığını ifade eden Çetinkaya, şöyle dedi:
“Tabiri caiz ise un var, yağ var şeker var. Biz neden helva yapamıyoruz. Sürekli olarak bu soruya cevap arıyoruz.
Karadeniz Ereğli’ de Osmanlı Çileği gibi dünyanın en güzel meyvesi var. Boş alan ve topraklarımız var. Bir sürü de boşta işsizimiz var. Bu üç olgu bir araya geldiğinde burada üretimin olmaması insanı gerçekten düşündürüyor.
Böyle bir talep var. Fiyat da gayet güzel. Fiyatın bir pazar fiyatı gibi algılanmaması da gerekiyor. Üretim çok az talep çok yüksek. Talep çok yüksek olunca fiyatlarda belli seviyeye çıkıyor.