SENDİKANIN KLİŞE OYUNU YİNE SAHNEDE: BOŞ SÖZLER, DOLU UMUTLAR!
Ereğli’de yine bir toplu sözleşme zamanı, yine ana kapı önü tiyatrosu…
Erdemir işçileri sabahın erken saatlerinde işe gelmiş yorgun bir şekilde vardiyadan çıkarken kendilerini ne bekliyordu?
Türk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Altan Kalfa ve daha evvelki başkanların her dönem kopyala-yapıştır yaptığı konuşma!
“Hakkınızı savunuyoruz, çelik gibi sağlamız, mücadele edeceğiz…”
Masalları dinleyen işçiler, bir yandan evlerine gitmeyi düşünürken, diğer yandan sendikanın bugüne kadar neden aynı senaryoyu tekrarladığını sorguluyor.
BACANAKLAR VE DAMATLAR İÇİN “İŞ”Çİ, GERÇEK İŞÇİ İÇİN HİÇBİR ŞEY!
Sendika yöneticilerinin işverenle olan “özel” ilişkileri ise dillere destan.
Erdemir’in kapıları yıllardır, sendika yöneticilerinin akrabalarına, damatlarına, çocuklarına ardına kadar açık.
Onlar sözleşmesiz değil, güvenceli ve torpilli işler bulurken; gerçek işçiler, günü kurtarmak için bir avuç zam talebiyle sendika tiyatrosunu izlemek zorunda kalıyor.
İşçi haklarını savunması gerekenlerin, önce kendi yakınlarını savunmayı seçmesi artık bir sır değil.
İşçilerin arasında bu durum, “Sendika işverenin taşeronu oldu” şeklinde yorumlanıyor.
YİNE SONUÇ YOK, YİNE UMUT TACİRLİĞİ
Her sözleşme döneminde tekrarlanan “Perşembe günü bayram yerine çevireceğiz” vaadi de işçilerin artık tahammül sınırlarını zorluyor.
19 Aralık’ta Ereğli’ye gelecek olan Genel Başkan’ın da farklı bir şey söylemeyeceği şimdiden belli:
“Omuz omuza mücadele edeceğiz!” Ancak geçmişteki tecrübeler gösteriyor ki, bu mücadele masada değil, basit tavizlerle son bulacak. İşverenin sunduğu kırıntılara razı olan bir sendikadan fazlasını beklemek hayalcilik olur.
“HİÇBİ ŞEY ALAMADIK AMA ÇOK GÜZEL KONUŞTUK” SENDİKASI
İşçiler arasında yayılan hoşnutsuzluk, artık Türk Metal Sendikası’nın gerçek yüzünü ifşa etmeye başladı. “Hiçbir şey alamadık ama çok güzel konuşmalar yaptık” sendikası olarak anılan Türk Metal, işçilerin haklarını savunmak yerine, mikrofon başında destansı nutuklar atmayı tercih ediyor.
Altan Kalfa’nın, “Çelikten ağ öreceğiz” ifadeleri ise ironik bir şekilde sendikanın çelik gibi bir başarısızlık ağı ördüğünü gözler önüne seriyor.
“UMUTLAR TÜKENİYOR”
Bir işçi konuşmasında şunları söyledi:
“Her dönem aynı şeyleri söylüyorlar, her dönem aynı yerde toplanıyoruz. Bizim için ‘daha fazla hak’ derken kendi çocuklarını işe sokuyorlar. Bize 3 kuruş zam için tiyatro yapıyorlar. Artık karnımız tok.”
Sonuç: İşçiler bir kez daha mağdur, sendika yine koltuklarda rahat. Türk Metal Sendikası, sahte mücadele ile gerçek hak arama arasındaki farkı kapatamadığı sürece, işçiler ana kapı önünde sadece yorgunluklarını biriktirmeye devam edecek.
Fıkra:
Bir işçi, sendika başkanına sormuş:
“Başkan, her sözleşme döneminde işçiye yüzde 5 zam alıyorsunuz, ama kendi maaşınıza yüzde 50 zam yapıyorsunuz. Bu nasıl adalet?”
Sendika başkanı gülümseyerek cevap vermiş:
“Evladım, sen bir tabakta iki zeytinle doyarsın, ama bizim sofrada kuzu çeviriyorlar. Herkes ihtiyacına göre alır!”
Sonuç: İşçi aç kalır, sendikacı sofraya oturur!