Biz Erdemir’i Seviyoruz Ve Cevap Bekliyoruz!

Adaletin Anahtarı: Uzlaşma ve Arabuluculuk

Adalet sistemimizde 2018 yılında getirilen dava şartı arabuluculuk sistemi, iş dünyası ve vatandaşlar için önemli bir dönüm noktası oldu. Bu sistem, uyuşmazlıkların mahkemeye taşınmadan, kazan-kazan esasına dayalı biçimde çözüme kavuşturulmasını amaçlıyor. Tarafların iradesine uygun olarak uzman arabulucular desteğiyle gerçekleşen süreçler, mahkemelerdeki dosya yükünü azaltırken, toplumda uzlaşı kültürünün oluşmasına da ciddi katkılar sundu.

Ancak, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (Erdemir) gibi güçlü ve kurumsal yapıya sahip bir işletmenin bu tür bir sistemi yeterince kullanmaması ve davalarda ısrarcı davranması, dikkat çekici bir sorunu gözler önüne seriyor. Erdemir, iş hukuku uyuşmazlıklarında neden mahkemeleri tercih ediyor ve arabuluculuk yoluyla taraflar için daha hızlı ve adil bir çözüm sağlama fırsatını değerlendirmiyor?

Neden Arabuluculuk Tercih Edilmiyor?

Erdemir’in, güçlü bir hukuk departmanına sahip olmasına rağmen yasal süre içerisinde arabuluculuk gibi avantajlı bir yola gitmemesi, birkaç olası nedene dayandırılabilir:

1. Ekonomik Avantaj Mı?

Erdemir gibi büyük kurumlar, mahkemelerin uzun sürmesinin finansal olarak bir avantaj sağladığını düşünebilir. Örneğin, “istinaf süreci uzun sürer, bu süre zarfında paramı kullanırım” mantığı, dava süreçlerinin uzamasından maddi kazanç elde etmeye yönelik bir strateji olabilir. Ancak bu yaklaşım, taraflar arasında güvensizlik yaratırken, şirketin itibarına da ciddi zarar verir.

2. Kişisel Verilerin Korunması ve Etik Sorunlar

Uzun yıllardır Erdemir işçileri arasında dolaşan kişisel veri sızıntısı iddiaları, taraflar arasındaki gerilimi artırıyor. Bazı işçilerin avukatlar tarafından kişisel bilgilerle arandığı ve baskıya maruz kaldığı iddiaları, adil bir uzlaşma sürecinin önünde büyük bir engel oluşturuyor. Bu iddiaların şeffaf bir şekilde araştırılması ve suçluların cezalandırılması, hem işçilerin hem de kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek açısından kritik önem taşıyor.

3. Kurumsal İtibar ve Güven

Erdemir gibi bir dünya devinin, isminin sürekli iş mahkemeleriyle anılması, şirketin itibarına gölge düşürüyor. Oysa arabuluculuk, taraflar arasında dostane bir çözüm sağlayarak işçi-işveren ilişkilerini güçlendirebilir ve şirketin toplum nezdindeki algısını iyileştirebilir.

Çözüm: Uzlaşma ve Adil Süreçler

Erdemir’in ve diğer büyük işletmelerin bu tür sorunları çözmek için uzman arabulucularla çalışması, hem maddi hem de manevi yükü hafifletebilir.

İşte bu noktada şu adımların atılması gerekiyor:

1. Uzman Arabulucu Sistemi

İş hukukunda uzmanlaşmış arabulucuların devreye girmesi, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünü kolaylaştırabilir. Özellikle işe iade, işten çıkarma ve tazminat gibi anlaşmazlıklarda bu yöntem, mahkeme sürecinden çok daha hızlı ve ekonomik bir çözüm sunar.

2. Şeffaflık ve Etik İlkeler

İşçilerin kişisel verilerinin paylaşılması gibi etik dışı uygulamaların sonlandırılması için bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalı. Ayrıca, bu tür iddiaların şeffaf bir şekilde araştırılması ve suçluların cezalandırılması sağlanmalı.

3. Savcılık ve Baro Araştırmaları

Avukatların, sendikaların veya diğer kurumların işçilerin haklarını ihlal ettiğine dair iddialar, savcılık ve barolar tarafından titizlikle incelenmeli.

İlgili hesap ve telefon kayıtları, arabuluculuk sürecinin güvenilirliğini artıracak şekilde soruşturulmalı.

4. İtibarın Korunması

Erdemir, bu tür uyuşmazlıkların arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulmasıyla hem işçilerle olan ilişkilerini güçlendirebilir hem de kurumsal itibarını sürdürebilir.

Son Söz:

Adalet ve Uzlaşma İçin Hodri Meydan!

Adaletin temel prensibi, herkesin hakkını almasıdır.

Erdemir, uzlaşmaya açık bir tavır sergileyerek hem işçilerine hak ettikleri adaleti sağlayabilir hem de toplum nezdinde örnek bir şirket olarak öne çıkabilir.

İşçiler ise arabuluculuk sürecinde haklarını daha hızlı ve etkili bir şekilde elde edebilir.

Eğer birileri “Bu iddialar asılsız” diyorsa, gereken araştırmaların yapılması ve suçsuz olanların aklanması için fırsat tanınmalı.

Savcılık, barolar ve bağımsız denetim organları devreye girmeli.

Ancak gerçek şu ki, adalet gecikirse güven kaybolur. Ve unutulmamalıdır ki, adalet sadece mahkemelerde değil, uzlaşma masalarında da sağlanabilir.

Adalet istiyoruz.

Uzlaşı istiyoruz.

Ve en önemlisi, güven istiyoruz!

Bizler Erdemir’i seviyor ve şehrimize, ülkemize sağladığı katkıları asla göz ardı etmiyoruz.

Özellikle pandemi döneminde, kronik hasta statüsünde olan yaklaşık 1500 işçiye iki yıl boyunca maaşlarını ve tüm haklarını eksiksiz bir şekilde ödemesi, takdir ve alkışlarla karşılanması gereken bir örnektir.

Ancak son dönemde, işçiler ve haklarının yendiğini iddia eden bazı topluluklar, kişisel verilerin usulsüz bir şekilde avukatlarla paylaşıldığına dair ciddi iddialar gündeme getirmiştir.

Bu durum, hem çalışanlar hem de kamuoyu nezdinde rahatsızlık yaratmıştır.

Toplumun, işçilerin ve bu sürecin mağdurları olduğunu ifade eden kişilerin beklentisi, Erdemir gibi bir dünya devinin bu konuda sessiz kalmayarak, kamuoyunu aydınlatacak net ve şeffaf bir açıklama yapmasıdır.

Şeffaflık ve iletişim, bu tür iddiaların gölgesinden kurtulmanın en etkili yoludur.