Her yıl birkaç loca daha sisteme ekleniyor.
İç tüzüklerindeki zorlukları aşmak ve loca kurmayı kolaylaştırmak adına “Geçici Loca” statüsünde çalışan kolları da teşvik ediyorlar.
Böylelikle daha az masrafla, daha fazla loca kurarak üye sayısını arttırmayı, topluma yayılmayı amaçlıyorlar.
Hatta ipin ucu öylesine kaçtı ki; yine dernekler kanununun verdiği haklarla, Türk mason localarının dahi tanımadığı Masonik ve Paramiliter dış kaynaklı oluşumlar elini kolunu sallayarak çalışma yapıyor, gerekli izinleri şıp diye alıyor.
Peki bunların amacı nedir?
Neden böylesine hummalı bir çalışma içine girerek ülke çapında yer edinmeye, gençleri elde etmeye çalışıyorlar?
Bu bağlamda; Masonluk nedir ve neye hizmet ediyor sorusuna iki aşamalı olarak cevap vereceğim;
Nedenini sorarsanız, mason adaylarının locaya kabulü sırasında kendilerine NUR verilmesi.
Şarlatan; kendinde olmayan özelliği başkalarına aktardığını iddia eden kişiye denir.
Masonlar da öyle yapıyor…
Hedefleri için bu yollarla maddi gelir elde ediyor, yeni insan kaynaklarına ulaşmaya çalışıyorlar.
Birkaç türlü hesap var ortada.
Kendilerinde ve hatta peygamberler hariç hiçbir insanda olmayan Nur’u locaya para bastırıp mason olmak isteyenlere aktarıyorlar.
Peygamberlerin dahi bir başkasına aktarma ehliyeti bulunmayan o ilahi Nur’u istismar ederek, locaya üye yaptıkları kişilerden para almak suretiyle sözde “Nur Transferi” yapıyorlar.
Mason localarında olumsuz örnek teşkil edecek birçok özellik daha olmasına rağmen insanları sözde NUR’a kavuşturmaları dahi derneğin kapatılmasını gerektirir.
Devletimiz önce bu şarlatanları görmek yerine, gariban üfürükçüleri toplayarak kamusal bir hizmeti yerine getiriyor.
Oysa mason localarında yapılan kurumsal şarlatanlık halen yüzlerce loca üzerinden durmaksızın devam ediyor.
Masonluk nedir sorusuna, “şarlatanlıktır” cevabını verdikten sonra neye hizmet ettikleri en çok merak edilenler arasında.
Tespitlerim; mason localarının en önemli amacının İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğu yönünde.
Yıllarca yaptığım çalışmalardan edindiğim fikre göre, İsrail Devleti’nin uyum içinde çalışacağı bürokrat, işadamı, sanayici, eğitimci, gazeteci ve fikir adamlarının yetişmesi Türk Masonları’na 2. Dünya Savaşı sonrasında verilmiş en önemli görev.
1935’te Atatürk’ün emriyle kapatılan mason locaları, 1948 yılında yeniden açıldı.
Mason localarının yeniden “göreve” başlamasının İsrail Devleti’nin kuruluşuyla aynı tarihe rast gelmesi bir tesadüf değildir.
14 Mayıs 1948 yılında kurulan İsrail Devleti , Ortadoğu’daki yalnızlığını Türk Mason Locaları sayesinde giderdi.
Başka bir deyişle, başlangıçtan beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ana kademesine sokmayı başardıkları masonların kendi devletlerinin kuruluşu itibariyle yeni üyeleri kazanmasının yolu açılmış oldu.
Özel sektör ve kamuda yetiştirdikleri masonlar, tepe noktalara kadar ulaştı.
Tekrar hatırlatmak isterim ki;
Türk Masonluğu 1948 yılındaki “Uyanış” hareketiyle birlikte İsrail Devleti ile iyi geçinecek kişilerin yetiştirilmesi misyonunu yerine getirmek üzere şekillendirilmiştir.
Masonluğun eseri olan fakat asla mason localarının kurumsal olarak içinde bulunmadığı birçok vakıf, dernek, cemaat bu tarihten sonra çalışmasına hız verdi. Bu oluşumların neler olduğu, ülkeyi nasıl ve ne şekilde etkilediği konusunda akademik araştırmaların yapılması gerekir.
Türk Masonları’nın Büyük Üstadı Remzi Sanver’in medyada boy göstermeye başlaması, ardından İlber Ortaylı gibi masonlar arasında pek tutulmayan bir akademisyenin mason güzellemesi yapması, üzerinde düşünülmesi gereken konular arasında bulunuyor.
Ortadoğu bir kaosa doğru sürüklenirken ne oldu da mason locaları medyada yüceltilmeye başlandı?
Sorunun cevabını okuyucularıma bırakıyorum.