Erdemir ile Ereğli Et ve Tırnak mı?
Ereğli’nin sesi artık susmuyor: Haksızlıklar durana kadar bu mücadele sürecek!
“Erdemir kazansın ama Ereğli de nefes alsın.”
— Hakan Akgün / Akgün Medya
Murat Sesli’nin geçtiğimiz haftaki açıklamasında kullandığı “Erdemir ve Ereğli et ve tırnak gibidir” sözü kulağa hoş gelebilir ama gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bu şehir, yıllardır Erdemir’in gölgesinde yaşarken payına düşen güneşi bile zor görüyor.
Eğer Erdemir gerçekten Ereğli ile “et ve tırnak” olsaydı; 10 üyesi bile olmayan derneklere, “aman kötü haber çıkmasın” diye yüz binlerce lira dağıtmak yerine, o bütçeyi Ereğli halkının sağlığına, eğitimine, sosyal yaşamına harcardı. Bu kente bir hastane kanadı, bir rehabilitasyon merkezi, bir gençlik tesisi kazandırırdı.
Eğer Erdemir gerçekten Ereğli ile “et ve tırnak” olsaydı, işe alımlarda Ereğli’nin gençleri torpilsiz, referanssız, haklarıyla işe girebilirdi. Ama öyle olmuyor. Mülakat masalarında Ereğli’nin çocukları eleniyor; dışarıdan gelenler, kimi sendika çevrelerinin referanslarıyla sessizce kadroya alınıyor.
Eğer Erdemir gerçekten Ereğli ile “et ve tırnak” olsaydı, bu kentin evladı taşeron düzeninin altında ezilmezdi. Aynı işi yapmasına rağmen yıllarca geçici statüde tutulmaz, alın terinin karşılığını tam anlamıyla alırdı.
Ama ne yazık ki tablo ortada: Emek veren susuyor, haksız kazanç sağlayan konuşuyor.
Eğer Erdemir gerçekten Ereğli ile “et ve tırnak” olsaydı, sendikaya yakın birkaç ismin yakınları değil, hakkıyla çalışan herkes eşit şans bulurdu. Fakat sendikaya muhalif olanlar dışlanıyor, susturuluyor, yok sayılıyor.
Bu mu “et ve tırnak olmak”?
Yoksa bu kentin alın terini sömürüp, adaleti unutan bir düzeni ayakta tutmak mı?
Biz artık biliyoruz ki, Ereğli halkı susarsa, hakkını kimse vermez.
Ereğli halkı boyun eğerse, adalet bir daha geri gelmez.
O yüzden artık susmayacağız!
Erdemir, 10 kişilik derneklere yaptığı ödemeleri kesip o bütçeyi bu kentin çocuklarına, yaşlılarına, işçisine, sağlığına ayırana kadar susmayacağız.
Ereğli’nin evlatları taşeron zincirinden kurtulana kadar susmayacağız.
Adalet bu şehrin kapısından yeniden girene kadar susmayacağız.
Çünkü biz Erdemir’in düşmanı değiliz.
Biz bu toprağın, bu emeğin, bu alın terinin sahibiyiz.
Ereğli’nin sesi artık yankılandı:
“Biz susarsak, Ereğli ölür. Biz konuşursak, adalet doğar.”