Adam Derneğin Kamerasını, bilgisayarını, Mini Fırını’nı çalmış, 5 ay sonra yakalanıvermiş! “Geri verdik ya”. Diyor pişkin pişkin!”

EGD başkanı Şafak Erel Yüzyılın Yalancılarına İthafen Güzel Bir Köşe Yazısı Kaleme Almış;

“Adam kesin şizofren…

Ya da “ Paranoyak”.

Yatıyor, kalkıyor, yazıyor EGD! Yazıyor Şafak Erel…

Yalan var, iftira var, şantaj var, tehdit var…

Çıkmış Akçakese’nin face programına diyor ki Erel derneğin parasını kahvaltılarda yiyor!

Akçakese cevabı biliyor, ama susuyor!

İç denetimi yapmış, altını imzalamış!  Pırıl pırıl bir dernek denetlemiş! Ama susuyor…

EGD ‘de Erel ve yönetimi göreve geldikten sonra tek bir yemek faturası yok. İçecek faturası yok!

EGD Yönetimi sadece Elektrik, Su, İnternet, Doğalgaz faturalarını ödemiş! Derneğin gelirlerini arttırmış, delik deşik geçmişi kapatmış, üzerine sünger çekmiş!

Şafak Erel EGD adına Marmaris, Alanya ve Antalya’ya gitmiş kendi özel aracıyla. Dernek üyeleriyle birlikte gidilen bu aktivitelerden tek bir fatura yansıtmamış derneğine, kendi cebinden karşılamış.

Açıklamaz Akçakese gerçekleri!

Adam diyor ki Rahmetli babam Bedri Erel’in yazılarını yazarmış!

Bedri Erel bugün yaşasa 90 yaşında olurdu! Kendisi 40 yaşında bile değil! Bedri Erel 50 yaşındayken yeni doğmuş, kundakta. Bedri Erel 70 yaşındayken 20 yaşına gelmiş! Sen ne zaman gasteci oldun!

200 torba çimento alacakmış, bahçeyi yapacakmış… Mış mış mış!

Biz göreve geldik, 2 ayda yapıldı bahçe.

Abi diyordun seçimlerden sonra buraya büfeyi koyalım. Akıl veriyordun?

Yalandan birkaç kişiye anlattım konuyu, isim vermeden “Paragöz Başkan”bahçeyi ve büfeyi müstecire verecek diye yalan ve iftira attın! Bir bayana arattın beni akıllı çocuk…

Polis 5 ay sonra hırsızı yakalamış. Çaldıklarını da yakalamış! Hırsızın hırsızlığı biter mi?

Adam Derneğin Kamerasını, bilgisayarını, Mini Fırını’nı çalmış, 5 ay sonra yakalanıvermiş!

“Geri verdik ya”. Diyor pişkin pişkin!

Yaşadığın sürece hırsızsın, hırsız yaşayacaksın avenenle birlikte…

Abine yazı yazıvermişsin, demişsin ki“Babanı  taşıdı, sen O’nu taşıyamadın”!

Bedri Erel Ereğli’de Erdemir’in kurulmasında müteşebbis Heyetinde, Kızılay’ın Kurucu Üyesi, TSO’nun Kurucusu, Ereğli’nin tarihinde yerini almış!  Gerçek Gazeteci…

Bedri Erel senin babanı Zonguldak’tan almış, getirmiş, ekmek vermiş! Devlete karşı babana siper olmuş!  Kim kimi taşımış geçmişte iyi öğren. Senin ağabeyin kimmiş ki Erel’i taşıyabilmiş?

Fabrika ‘da teksir makinası ile mi taşımış?

Evladım iftira at ama en azından ses getirsin. Boşa sallama, yoruluyorsun…

Benim geçmişim “Pisliklerle” doluymuş! Yuvarlama lafları. Açıkla! Açıklamazsan en adi varlıksın…

Kaan Kocaman, benim Ereğli Belediyespor Genel Kaptanlığımıpara karşılığında yaptığımı yazmış!

O’nun dışında sen ve o zaman senin avaneliğini yapanlarda yazdı evladım Geçmişini unutma…

O zaman Şafak Erel size hitaben ne yazdı? İyi hatırla…

“Benim Ereğli Belediyespor ve Ereğli Belediyesi ile tek delikli kuruş  alışverişimi   ispat edemeyenler Sütü Bozuk Şerefsizlerdir” yazımı  umarım hatırlamışsındır!

Bugün diyorsun ki Kaan Kocaman “Takımın Antalya Kampına benim eşimi de getirmek istediğimi” yazmış. Emin ol o kısmı kaçırmışım. Yazdığın iyi oldu. Öğrendim.

Bu yazdığınızı da ispat edemezseniz “Sütü Bozuk Şerefsizlersiniz”!

İşin gerçeğini anlatayım. İyi öğrenin…

Halil Bozkuş bana dedi ki “Şafak abi takım şampiyonluk potasına girdi. Kasada paramız yok. Hüseyin Uysal senden çekinir ve dinler. Ne olur söyle takımı Antalya’ya kampa getirelim. Hoca  çok istiyor” .

Bende “peki” dedim, huzuruna gittik Uysal’ın. Yanımda Bozkuş var, Deniz Koca var, Ufuk var, Zafer Hoca ve yardımcısı var.

Hüseyin Uysal , yemek yiyor, bitirmesini bekledik!

Neyse bitti yemeği konuşmaya başladı!

“Şafak Erel benim çok yakın dostumdur, bugün istesin ailesiyle birlikte Türkiye’nin istediği yerine tatile göndereyim! Ama Antalya’ya gitmesin. Gazeteci olduğu için dedikodu olur!

Şafak Erel Takımın sezon başı kampı için 10 günlük Bolu kampına gitmiş, takımın başında tüm deplasmanlara gitmiş, antrenman kaçırmamış, takımın kurulmasında başrolde.

24 yıllık futbol hayatında eşim benimle nereye gelmiş? Kim görmüş, duymuş…

Ayrıldım. Noterden tastikli..

Bozkuş’a sorun, Ufuk’a sorun hatta Hüseyin Uysal abinize sorun. Beni ikna etmek için neler yapmışlar, günlerce neden aramışlar?

Ben, eşim ve Ailem her sene en güzel tatillerini yaparlar! Kimsenin parasına ihtiyacımız olmadı, olmayacak!

Ama eşim, oğlum ve babam üzerinden bana kafalarınca saldırmaya çalışanlar hepsi  karşılarında cevaplarını alacaklar.

Adam iftiralarını o kadar adi bir şekilde sürdürüyor ki!

Ben Melih ve Sevil Karaarslan’ı hastanede görmüşüm, geçmiş olsun bile dememişim!

Beni Haydar Yağız’ın eşinin acil’de olduğunu duyunca hastaneye gittim, kapıda Sevil’i gördüm, Melih’in kaza geçirdiğini öğrendim. Kaburgalarında kırık varmış…

Acil ziyaretini kısa kesip yukarıya odalarına çıktım. Melih ve Sevil’le yarım saat birlikte sohbet ettik.

Yarın çıkacağım abi kısmetse dedi, bakalım eve nasıl döneceğiz. Haber vermelerini arabamla gelebileceğimi ilettim, bir sıkıntıları varsa lütfen söyleyin dedim. Engelliler Derneğinden Araç isteyeceklerini söylediler, teşekkür ettiler.

Karaarslan ailesi eğer helal süt emmişlerse doğruları açıklasınlar!

Yusuf Yazar Alemdar Gazetesinin Yazı İşleri Müdürü. Tüzüğümüzde yeri var. Aidatını da Hakan Alemdar ödedi! Neden atılsın?

Timuçin Özat’da Yeni Haber Gazetesinin “Sarı Basın Kartlı”üyesi! Neden atayım?

Ama senin İnternet Sitenin kanuni bir yapısı yok! Çakma!

Babanı sahibi göstermişsin, benim diyorsun! Mahkemeye “Miladı geçmiş sahibi yazan Sarı Basın Kartı” nı”delil olarak gösteriyorsun, “Belge de sahtecilik suçu “işliyorsun!

Bazı isimler yazmışsın, 35-50 kişi EGD’den atılmış palavranın yanına yaklaşamamışsın!

Timuçin Özat her daim derneğimize gelir. Aidatını da ilk ödemek isteyen kişilerdendir.

Ben para almam. Ya gidin hesaba yatırın derim ya da Muhasip üyemiz İlknur hanıma Alındı Belgesi”karşılığı ödeyin derim.

Ben EGD Başkanı olduğum süreçte bugüne kadar derneğimin tek kuruşuna dokunmadım, bundan sonra da dokunmayacağım.

Ve sizin gibi avanelere de dokundurtmayacağım.

EGD’nin parası tüm dernek üyelerinin yararına yapılacak aktivitelerde kullanılacak!

3-5 dernek üyesi yemek yemiş, içmiş, gezmiş. Evelallah cebimizden öderiz, gücümüz yeter…

Avanelerin “Demokratik Hakları”nı mı kullanmış!

Görecekler “Demokratik Hakları”nı!

Arkadaşım sen sen ol, sakın karşındakini tehdit etme…

Mahkemelere mi gidecekmiş!  Öğretmenle haber mi gönderecekmiş!

Çok korktuk! Titremeye başladık!

Mahkemeler yetmez! Ereğli yetmez. Türkiye yetmez!

Bundan sonra yalancılarla, iftiracılarla Hırsızlarla işimiz asla bitmez…

Seninle işimiz hiç bitmez…

Ben size ne yazdım?

Topunuz birlikte gelin…

İstersen seni EGD’ye “Kayyum”atayayım! İster misin? Çok isteklisin…

Kasayı tam takır soyarsın, EGD’nin demirbaşlarını zimmetine geçirirsin!

Güzel olur değil mi?

Bak arkadaşım.

Eskilerin bir Atasözü var…

“Havlayan Köpek Isırmaz” derler atalarımız!

Sen sen ol “Havlama”!

Gereğini yap!

Çünkü ben gerekeni yapacağım…

Emin ol…

Ve bundan sonra sen ve senin avanen EGD’nin kapısına yaklaşamayacaksınız!

İster “Amuda “kalk, ister “Parande”at, ister “Güvercin Takla” at!

Ağzına doladığın “Pislik”  sözcüğünü fersah fersah karşılığını alacaksın…

Kısaca…

“Süt” ü bozuklarla işimiz bitmeyecek.

Isınma turları bitti.

Başlıyoruz…”