Esad’ın Gerçek Yüzü ve Muhalefetin Çelişkileri
Esad’ın Gerçek Yüzü ve Muhalefetin Çelişkileri
Son günlerde Türkiye’nin dış politikasında önemli bir gündem maddesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye lideri Esad ile olası görüşme ihtimali oldu.
Bu konu, bölgedeki dengeleri anlama ve Türkiye’nin milli çıkarlarını koruma açısından son derece önemli bir hamle olarak değerlendirilebilir.
Ancak, bu hassas konuda dahi muhalefetin tutarsız söylemleri ve çelişkili duruşları bir kez daha gün yüzüne çıkıyor.
Bir yanda, terör örgütü Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) Halep’i ele geçirme girişimini eleştiren yazılarla AK Parti’yi hedef alan muhalif gazeteciler; diğer yanda, Türkiye’nin milli güvenliğini ilgilendiren tüm meselelerde sırf Erdoğan karşıtlığı üzerinden pozisyon alan bir muhalefet var.
Peki, burada asıl soru şu:
Muhalefet gerçekten Türkiye’nin menfaatlerini mi savunuyor, yoksa Erdoğan karşıtlığı adına milli duruşunu kaybeden bir çizgi mi izliyor?
Milli Güvenlik ve TSK’ya Sahip Çıkma Meselesi
Fetullah Gülen’in karanlık yapısına destek vermekten Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan asılsız kimyasal silah iddialarına kadar birçok meselede muhalefetin duruşu sorgulanmayı hak ediyor.
Türk Tabipler Birliği Başkanı’nın TSK’ya yönelik kimyasal silah kullandığı yalanını savunmasına ses çıkarmayanlar, aynı zamanda TSK’nın yemin töreninde yaşanan disiplinsizliğe tepki göstermek yerine bu olayı Erdoğan’a karşı siyasi malzeme haline getirmeye çalıştı.
Oysa AK Parti, her zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yanında oldu.
TSK’nın emir komuta zincirini ve disiplinini koruma noktasında net bir duruş sergiledi. Muhalefet ise sadece eleştiri üretmekle meşgul.
HTŞ, ÖSO ve Sınır Güvenliği
Bugün gelinen noktada, HTŞ’nin Halep’e yönelik saldırıları, bölgede istikrarsızlık yaratmayı amaçlayan ABD-İsrail destekli planların bir parçasıdır. Ancak bu noktada da muhalefet bir kez daha gerçekleri görmezden geliyor. Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamaya yönelik Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve Suriye Milli Ordusu (SMO) üzerinden yürüttüğü çalışmalar, HTŞ’nin bölgedeki etkisini büyük ölçüde azaltmıştır.
Sormak gerekiyor:
Muhalefetin derdi nedir?
Kürdistan Devleti kurulmasına engel olan bu sınır temizliğine mi karşılar?
Yoksa Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmesini sağlayacak adımlara mı?
Bu soruların yanıtını açık ve net bir şekilde almak, hem halkın hem de ülkemizin geleceği adına önemlidir.
Esad ve Gerçek Yüzü
Bugün Esad’ın PKK/YPG’ye sınırlarını teslim ettiğini görmezden gelenler, bu gerçeği sorgulamak yerine Türkiye’nin milli çıkarlarına yönelik adımları eleştiriyor.
Halep saldırısında Esad’ın sıkıştığı noktada, gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıktı.
Peki, bu tabloyu gören muhalefet ne yapıyor? Sadece eleştirmekle mi yetiniyor?
Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda akıllı hamleler yapan bir hükümeti eleştirenlerin, sahayı ve gerçekleri daha dikkatli incelemesi gerekiyor.
Suriyeli mülteciler meselesinde kin ve nefret söylemi üretenler, AK Parti’nin bölgedeki istikrarı sağlamak adına attığı adımları anlamaktan uzak görünüyor.
Sonuç: Milli Bir Duruş Şart
AK Parti, hem Suriye politikasında hem de bölgede istikrarı sağlama noktasında milli bir duruş sergiliyor.
Halep saldırısı üzerinden AK Parti’yi hedef alanlar, ABD-İsrail destekli yapıların kimlere hizmet ettiğini gözden kaçırmamalıdır.
Bu noktada muhalefete açık bir çağrı yapmak istiyorum:
Milli çıkarlarımız doğrultusunda bir duruş sergileyebiliyor musunuz?
Türkiye’nin sınır güvenliği için atılan adımları destekliyor musunuz?
Yoksa sırf Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden mi pozisyon alıyorsunuz?
Halk bu soruların cevabını bekliyor.
Çünkü Türkiye’nin geleceği, bu sorulara verilen samimi cevaplarla şekillenecektir.