Dolar 36,1194
Euro 37,6821
Altın 3.370,91
BİST 9.779,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Zonguldak 11°C
Az Bulutlu
Zonguldak
11°C
Az Bulutlu
Cum 13°C
Cts 8°C
Paz 5°C
Pts 6°C

Saha Projektörü Hırsızının Sendikal Hikayesi

Saha Projektörü Hırsızının Sendikal Hikayesi
16 Ocak 2025 02:09
145
A+
A-

Saha Projektörü Hırsızının Sendikal Hikayesi

 

Bir zamanlar, bir fabrikanın sahasında işçilerin haklarını savunduğunu iddia eden bir sendikacı dolaşırdı. Ancak onun savunduğu tek şey, kendi çıkarları ve haram kazançlarıydı.

Yaptıkları o kadar dillere destan olmuştu ki, fabrika çevresinde herkes ondan bahsederdi.

 

Bu şahsın ilk marifeti, zor durumda olan işçileri tefecilere yönlendirmek ve her anlaşmadan komisyon almaktı.

Bu işbirliğinde yalnız değildi; yanına, fotoğraf makinesi kadar hızlı bir ortak bulmuştu.

Beraber kurbanlarının cebinden kanlarını çekerek, iki sıfır kilometre araba almayı başardılar. Ancak bu araçlar, vicdanlarının yükünü taşımaya pek müsait değildi.

O yüzden biri kapalı garajda, diğeri ise kimselerin uğramadığı enişte hanesinin önünde, gözlerden uzak bir şekilde saklandı.

 

Ama bu daha başlangıçtı.

Zamanla fabrika içinde yeni bir skandala imza attı.

Fabrikanın tarihi değeri olan ankesörlü telefonunu çaldı.

Bu hırsızlık kısa sürede fark edilince, fabrika müdürü durumu emniyete bildirmekle tehdit etti.

İşte o anda, sahte sendikacı bir plan yaptı.

Çalıntı ankesörlü Telefonu demiryolu müdürlüğüne bırakılmasını sağladı ve “işte bulundu” dedirtti.

Böylece bu skandal, sessizce kapatıldı.

 

Yaptıkları bununla sınırlı değildi.

Bir gün fabrikanın futbol sahasındaki aydınlatma projektörleri kaybolmaya başladı.

Herkes şaşkındı.

Projektörlerin izini sürenler, onları bir köyde, söz konusu sendikacının sahasında aydınlatma yaparken buldu. Köylüler bu durumu esprili bir şekilde karşıladı: “Kendi hakkı gibi görmüş olmalı.” Ya da belki de unutkan bir adamdı, kim bilir!

 

Günler geçtikçe yeni fabrikalarda benzer hikayeler dolaşmaya başladı.

Kablo hırsızlığı, yeniden tefecilik ve iftiralar…

Her seferinde, eleştiriler karşısında aynı maskeyi taktı: “Ben işçi haklarının savunucusuyum.” Ancak bu maskenin ardında yalnızca suçlar ve entrikalar saklıydı.

 

Son olarak, girdiği başka bir fabrikada işler iyice çığırından çıktı.

Bu kez hakkı savunmayı tamamen bir kenara bırakmış, fabrika sahibine iftiralar atmaya başlamıştı. Ancak ne iftiraları ne de geçmişi onu kurtarabiliyordu. Çünkü bir insanın gerçek yüzü, eninde sonunda ortaya çıkardı.

 

Ve şimdi, geçmişin gölgesinde kalan bu hırsız sendikacıya tek bir soru soruyoruz:

“Oğlum, sendikalaşabilmek için patrona milletvekili sözü verdiniz mi?”

 

Bu soru, onun karanlık geçmişi kadar derin, cevaplanması kadar da zor.

Ancak bazen sorular cevap beklemez; onlar, sadece gerçeği aydınlatır. Ve bu hikaye, sahte kahramanların gerçek yüzlerini hatırlatmak için sonsuza kadar anlatılır.

 

 

YORUMLAR

  1. hesap vakti dedi ki:

    işçilerin haklarını savunduğunu iddia eden ama aslında sadece kendi çıkarlarını gözeten sahte kahramanların ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Ben de Türkmetal Sendikası tarafından haksız yere işten atılan bir işçiyim ve bu tür adaletsizlikleri çok iyi anlıyorum. Ne yazık ki, bazı sendikalar ve yöneticiler, işçi haklarını savunmak yerine, işçilerin sırtından para kazanmayı tercih ediyorlar. Ama unutmasınlar ki, gerçek yüzleri her zaman ortaya çıkar. Bir gün herkes hesabını verecek ve bu kirli oyunlar elbet sona erecek. Adaletin yerini bulacağına dair umudumuzu kaybetmeyeceğiz.