Kandırılan Mason “nura kavuştum” zanneder..
Kandırılan Mason “nura kavuştum” zanneder
“Öğrenilmiş Cehalet” tanımlaması mason topluluklarının karakteristik özelliğini yansıtıyor. Hür düşünceyi teşvik ettiği yönünde sahte bir algının içine düşürülmüşler.
Oysa mason dernekleri üyelerinde hür düşüncenin oluşmaması için elinden gelen her türlü yönteme başvurup, onları kendi kalıbına sokmaya çalışır.
Evin içinde kafese hapsedilmiş kuşun karşısına, kendisini iyi hissetsin diye gökyüzü fotoğrafı yerleştirmek gibi bir yöntem uygulanıyor.
Masonlar; özgür düşünceyi merkeze koyduklarını zannetseler de semboller üzerine kafa yormayarak kendilerine sunulan önermelere razı geldikleri için, düşünmek yerine hazır yorumlardan faydalanır.
Oysa en başta gelen sembollerinden biri olan gönye, daraltılmış düşünce konusunda ipucu veriyor.
Masonluk bir tarikattır, müritleri de masonlardır.
Tarikatlarda özgür düşünce nereye kadar mümkünse, masonlukta da oraya kadardır.
Localarda demokrasi olmadığı her fırsatta söylenir ama hipnozla kontrol altına alınmış dünyanın içinde bulunan masonlar, kendilerini hür düşüncenin makbul sayıldığı bir sistemin içinde zanneder, klonlandıklarının farkına varamaz. Tekris töreni adı verilen “Üyeliğe Kabul Ayini”nin amacı formatlanmış insan yetiştirmektir.
Ritüel kitapçığından okunan tüm sözlerin sorgulanmadan doğru kabul edilmesi, eriştirme töreninin amaçları arasındadır.
Derneklerinin adı da, bulunduğu sokağın ismi de , kabul töreninde yeni üyelere söylenenler kadar iddialı ve gerçek dışı;
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası (!) adındaki iddiaya bakınız…
Duyan da onları ciddi bir kuruluş zanneder. Sadece İzmir’deki inşaatta kaybettikleri para miktarı 3 MİLYON DOLAR !
Bunu ben değil, kendi bünyesinde hazırlanan raporlar söylüyor. İstanbul Beyoğlu’ndaki merkezleri, Nuru Ziya sokakta yer alıyor. Nedir bu Nuru Ziya derseniz; günümüz Türkçesine “Işığın Nuru” olarak çevrilebilir. O sokağın ismi bana göre “Ehli Cehalet” olmalıdır.
Mason localarına para verip üyeliğe kabul edildikten sonra, bazı ayinlere maruz kalarak Nur’a kavuştuğunuza ikna oluyorsunuz. Akademisyeni, işadamı, avukatı, doktoru, sanayicisi Tekris töreniyle bir tür hipnoza sokularak nura kavuştuğuna inandırılıyor. Kendilerine sorulduğunda; şu tarihte şu locada nura kavuştum diyorlar. Gülünesi bir durum… Aklı başında kocaman adamların kendilerine nur verildiğine ve dahası o nuru almış olduklarına inanması akıl tutulmasının boyutunu gözler önüne seriyor.
Localara devam edenler gerçek anlamda dini bilgiye sahip olsalardı, nura kavuşmanın ne olup olmadığını idrak edebilirlerdi. Mason localarındaki ritüeller, dışarıdan bakan biri için nasıl kandırıldıklarını anlamaya yeterli, fakat üyelere yapılan zihinsel kontrol bunu fark etmelerini engelliyor. Nur kelimesinin sözlük anlamı “Tanrı tarafından gönderildiğine inanılan ilahi güç”tür. Masonluğa kabul ayninde nuru gönderen ise locayı yöneten kişi, yani Üstadı Muhterem’dir.
Şu kudrete bakınız yahu !
Büyük Üstat olması hasebiyle son günlerde masonların reklam kampanyasını üstlenen Bilgi Üniversitesi Eski Rektörü Prof. Dr. Remzi Sanver, televizyon kanallarında masallardan bahsedeceğine üyelere nasıl nur verildiğini açıklamalıydı.
Kendilerini Seküler ve Atatürkçü olarak tanımladıkları halde localarında nur alıp veren, Tevrat dahil üç kitabın üzerine el basarak yemin eden Türk Masonları’nın çift kutuplu dünyasının hali ortada. Atatürk tarafından kapatılmış olmalarına rağmen, kendilerini Atatürkçülüğün adresi olarak gösterecek algıyı oluşturmayı başardılar. Tıpkı dünyayı yönettikleri sahte algısını özellikle anti-mason cepheyi kullanarak oluşturdukları gibi. Dünyayı yönetmek şöyle dursun, kendi derneklerini bile yönetemedikleri çok açık.
Sayın İlber Ortaylı’ya, mason güzellemesi yapmadan önce ayin kitapçıklarına göz atmasını öneririm. Türkiye’deki masonluğu yakından tanımadığı, üzerinde yeterli çalışma yapmadığı yazdıklarından belli olan Sayın Ortaylı, bu konuda bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı becerebilmiş. Kendisine ait “Türkler düzeyli tartışmayı masonlardan öğrendi” mealindeki tez, hem gerçek dışıdır hem de Türk milletini ikinci sınıfa indirgemek anlamına gelir. Böyle bir iddianın hukuken suç olduğu dahi düşünülebilir. Sayın Ortaylı İstanbul Beyoğlu’ndaki Büyük Loca’ya ait mahkeme odasına gidip tavana kadar yükselen disiplin dosyalarına baksın, hatta içini açıp localarda neler oluyor göz atsın. En azından bilgi sahibi olduktan sonra fikir edinmenin asaletini yaşamış olur.
Özhan Kızıltan